Milattan önce 8. yüzyıldan günümüze: Olimpiyat Oyunları’nın binlerce yıllık öyküsü

Posted by

Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan ve 33’üncüsü 26 Temmuz-11 Ağustos’ta Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenecek olimpiyatların geçmişi, milattan önce 8. yüzyıla kadar uzanıyor.

Tüm dünyadan sporcuların katılımıyla gerçekleşen olimpiyatlar, günümüzün en büyük spor organizasyonu. Sporcuların başarıları, yerinden veya ekran başından 100 milyonlar tarafından takip ediliyor. 4 yılda bir düzenlenen olimpiyatlar, branş çeşitliliği ve farklı ülkeleri temsil eden sporcuları bir araya getirmesi bakımından diğer spor etkinliklerinin arasında ayrı bir konuma sahip.

Sporu, kültür ve eğitimle bir araya getirmek, herkesin spor yapmasını ve yarışmaktan keyif almayı teşvik etmenin yanı sıra spor vasıtasıyla barış, dostluk, dayanışma, fair play ve saygı ruhu içinde daha iyi bir dünya oluşturmayı hedefleyen modern olimpiyatların kökleri, milattan önce 8. yüzyıla kadar dayanıyor.

Antik olimpiyatlar, Mora Yarımadası’nın batısındaki Elid’in kralı Iphitos’un emriyle Yunan mitolojisindeki tanrı Zeus onuruna, Olimpiya bölgesinde düzenlenen dini içerikli şenliklerle başladı. Önceleri bir gün süren koşulardan oluşan oyunlara, yıllar içinde değişik mesafelerde yarışlar, disk ve cirit atma, uzun atlama, boks, güreş, atlı araba yarışları gibi branşlar da eklenerek şenliklerin süresi 5 güne çıkarıldı.

Yalnızca erkeklerin katılabildiği ve zamanla şehir devletler arasında siyasi bir güç gösterisine dönüşen yarışmaların kazananlarına, ödül olarak zeytin dalından yapılmış taç veriliyordu. Milattan önce 2. yüzyıldaki Roma işgali sonrası Atina’ya alınan oyunlar, bunu bir pagan ritüeli olarak gören İmparator I. Theodosius tarafından milattan sonra 4. yüzyılda kaldırıldı.

Modern olimpiyatların doğuşu

“Hayatta önemli olan zafer elde etmek değil çabalamaktır. Önemli olan kazanmak değil iyi mücadele etmektir.” sözünün sahibi Fransız tarihçi Pierre de Coubertin, yaklaşık bin 500 yıl sonra modern oyunların başlamasına ön ayak oldu.

Olimpiyatların yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunan Baron Coubertin, 1892’de Paris-Sorbonne Üniversitesindeki konuşmasında, uluslararası spor organizasyonu fikrini öne sürdü. Uluslararası Olimpiyat Komitesinin (IOC) ilk toplantısı, sporu yaygınlaştırmak gerektiğine ve spordaki rekabetin savaşları önleyebileceğine inanan Coubertin önderliğinde 23 Haziran 1894’te Paris’te gerçekleşti.

1. IOC Toplantısı sonucunda olimpiyatların yeniden düzenlenmesine ve ilk oyunların 1896’da Atina’da yapılmasına karar verildi. 1896 Atina Olimpiyatları’nın programında 9 branş (atletizm, bisiklet, cimnastik, eskrim, güreş, atıcılık, halter, yüzme, tenis) yer aldı.

1916’da Birinci Dünya Savaşı, 1940 ve 1944’te ise İkinci Dünya Savaşı yüzünden yapılamayan olimpiyatlar, bu 3 istisna dışında her 4 yılda bir organize edildi. 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle bir yıl gecikmeli olarak 2021’de gerçekleştirildi.

Olimpiyatların logosu ve sloganı

IOC kurucusu Coubertin tarafından 1912’de tasarlanan olimpiyat logosu, beyaz zemin üzerine iç içe geçmiş mavi, sarı, siyah, yeşil ve kırmızı halkalardan oluşuyor. Baron Coubertin, o dönem oyunlara katılan tüm ülkelerin bayraklarının rengini barındırdığı için böyle bir sembol kullanmayı tercih etti.

Aynı zamanda Avrupa Olimpiyat Komiteleri (EOC), Asya Olimpik Konseyi (OCA), Afrika Ulusal Olimpiyat Komiteleri Birliği (ANOCA), Pan Amerikan Spor Organizasyonu (PASO) ve Okyanusya Ulusal Olimpiyat Komiteleri’ni (ONOC) ve dolayısıyla 5 kıtayı temsil eden halkalar, ilk kez 1920 Antwerp Olimpiyatları’nda kullanıldı.

“Daha hızlı, daha yüksek, daha güçlü” anlamına gelen Latince “Citius, Altius, Fortius” sloganını, olimpiyatlara adapte eden isim de Baron Coubertin’dir. Coubertin, sporu güçlü bir eğitim aracı olarak kullanan Katolik mezhebine bağlı Dominikan rahibi ve öğretmen arkadaşı Henri Didon’un, okullar arası bir atletizm yarışmasında hatiplere has bir coşkuyla “Citius, Altius, Fortius” kelimeleriyle bitirdiği konuşmasından çok etkilenmişti.

“Citius, Altius, Fortius”u olimpiyatların düsturu haline getiren Coubertin, ilk kez 1924 Paris Olimpiyatları’nda tanıtılan sloganın, rekorlara meydan okuyan sporcular için olduğunu söyleyerek, “Bu üç kelime, etik güzelliği temsil ediyor” demişti.

Olimpiyat Marşı

“Koşuda, güreşte ve (gülle) atmada, soylu yarışmaların itici gücüyle parla” dizeleri birçok kişiye yabancı gelebilir. Aslında bu dizeler, sporun kalbinin attığı olimpiyatların, açılış töreninde seslendirilen Olimpiyat Marşı’nın orijinal halindeki, ufak bir bölümünden başka bir şey değil.

1894’teki ilk IOC toplantısında başkanlık koltuğuna geçen Yunan Demetrius Vikelas, vatandaşları şair Kostis Palamas ve operacı Spyridon Samaras’ı, oyunlara özgü bir marş yapmaları için görevlendirdi. Böylece koroyla söylenen kısa bir oratoryo olan Olimpiyat Marşı ortaya çıktı. Modern olimpiyatların ilki olan 1896 Atina’nın açılış töreninde seslendirilen marş, sözleri şarkıya uyarlandıktan sonra Resmi Olimpiyat Marşı olarak 1958’de Japonya’nın başkenti Tokyo’da düzenlenen 54. IOC Toplantısı’nda tescillendi.

Olimpiyat Marşı’nın Türkçe çevirisi şöyle:

Ey kadim (antik) ölümsüz ruh,

Güzelliğin, yüceliğin ve hakikatin tertemiz babası

(Gökten) in, göster kendini ve şimşek gibi çak

Sahip olduğun yer ve gökyüzünün ihtişamıyla

Koşuda, güreşte ve (gülle) atmada,

Soylu yarışmaların itici gücüyle parla

Ve dalı solmayan çiçeklerle donat

Vücudunu, muktedir ve saygı duyulur yap

Ovalar, dağlar ve denizler seninle ışıldar

Eflatun beyaz büyük bir mabet gibi

Sana tapmak için bu mabede koşar

Ey her ulusun kadim ölümsüz ruhu

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir